9786053244905
794002
Bengütaş'tan Seçmeler
Bengütaş'tan Seçmeler
46.02

Yüce mefkureler ve ulvi hisler gönüllere düştüğünde, kuvveden fiile gelebilmek için rahatsızlığa neden olurlar. Söz cevheri, kalpten dimağa havale edilip orada işlendikten sonra gün yüzüne çıkabilmek için ilham sahibine yük olmaya başlar. Sanatçı, ağırlığa dayanamaz ve hislerini satha nakşeder. Ancak iş burada bitmez. Çünkü her edebî eserin nihai gayesi, hislerine tercüman olduğu edibin türdeşlerine ulaşabilmek, kendini göstermektir. Hiçbir ilham, sanatçının ruhunda esir kalmak için gönle tecelli etmez ve hiçbir edebî eser, karanlık bir köşede çürümesi amacıyla satha dökülmez.

Bizim hikayemiz işte burada başlıyor...

Gönüllerine düşen manayı dizginleyip kelime kalıplarına sığdırmaya muktedir, söz gelinlerini allayıp pullamayı başarabilen nice yol arkadaşımın mevcudiyeti, bende büyük bir sevinç ve derin bir teessüre neden oldu. Sevindim, çünkü derslerine girip kendilerine akademik terbiye aşılamaya çalıştığım öğrencilerimden nicelerinin yüksek seviyede edebi zevke ve üretebilme yeteneğine sahip olduklarını gördüm. Geleceğin edebî atmosferinde kendilerine önemli bir yer edinecek olan bu genç yüreklerle yolumun kesişmiş olmasından fevkalâde memnuniyet duydum.

Ancak hemen ardından derin bir ye'se kapıldım. Bu bir avuç kordan ibaret yürekleri nasıl alevlendirebilirdim? Onların daha kaliteli eserler ortaya koyabilmelerine nasıl yardımcı olabilirdim? Sonra bir mum yakmaya karar verdim. Mum yakmaya da gerek yoktu; iki çakmak taşının birbirine vurmasından doğan bir anlık parlamaya vesile olsam, bana yeterdi. Çünkü o bir anlık kıvılcım, nice gönülleri ateşe verecek, mana iklimlerini tutuşturacak ve ruhları bir yangın yerine çevirecekti. İşte o kıvılcıma bugün “Bengütaş” diyoruz. Gök kubbe altında ebediyen yankılansın ümidiyle afaka velvele salıyoruz. Umarız sesimiz, edebî atmosferde akis bulur da yüreğimiz teskin olur.

Kapat