BİR ÂLİME DÜŞEN TENKİDİNİ ÂLİMÂNE YAPMASIDIR
“İlmin ve düşüncenin gelişmesi ve derinleşmesi için tenkid çok etkileyici bir rol üstlenmiştir. Sokrat, Aristo ve Platon birbirine zemin hazır-lamış insanlardır. Her biri de kendi üstadını ten-kit etmekten zerre kadar çekinmemişlerdir.
İlk dönem fıkıh geleneğinin oluşması esnasında İmamlar neredeyse eşit derecede ve birbirine yakın seviyededir. Her birinin meclisinde onlar-ca belki yüzlerce imam bir araya gelmiş ve ken-di görüşlerini ifade etmede, muhalif oldukları görüş ve yaklaşımı tenkit etmede özgürce dav-ranmada sakınca görmemişlerdir. Hedefleri hep öne çıkan yaklaşımdaki boşluğa dikkat çekmek ve karanlık noktayı aydınlatmak olmuştur. Elbet bir âlim, muhalif olduğu bir görüş veya düşün-ceyi âlimane tenkit etmeli ve adabına göre onu eleştiriye tabi tutmalıdır.
Kim yaparsa ve ne niyetle yaparsa yapsın ilim açısından önemli olan tenkidin tutarlı olup ol-madığı, hakikati yansıtıp yansıtmadığıdır. Çalışmamızda gerçekleri, hakikati, doğru ve iyi olanı esas aldık. Bunlara hizmet eden eleştirileri ciddiye aldık ve değerlendirdik. Boş ve değersiz ideolojik tenkitleri ise kısaca belirtip ilmi açıdan lazım olanın ne olması gerektiğini göstermeye çalıştık. Hakikat dışında bir tarafımız olmadı.
Lehte ve aleyhte bulunurken ilmi, ahlaki ve vicdani değerleri kullandık. İstikamet, insaf ve adalet kıstasını işletmeye çalıştık. Mezhepleri veya meşrepleri mihver olarak kullanmadık. Ulusal devletlerin veya Kralların güdümündeki coğrafyaların güdümlü halk zihniyetlerinden birine veya tarihi, kültürel bağların oluşturduğu konsensüslere düstur olarak yaslanmadık. İlahi rahmetin membaını, milli veya siyasaya dayalı süzgeçlerden geçirme gereği duymadık. Bunun ilmi mahfillerde geçerli bir ilke olabileceğini de hiç düşünmedik.”
Doç. Mehmet YOLCU
(Tanıtım Bülteninden)
- Açıklama
BİR ÂLİME DÜŞEN TENKİDİNİ ÂLİMÂNE YAPMASIDIR
“İlmin ve düşüncenin gelişmesi ve derinleşmesi için tenkid çok etkileyici bir rol üstlenmiştir. Sokrat, Aristo ve Platon birbirine zemin hazır-lamış insanlardır. Her biri de kendi üstadını ten-kit etmekten zerre kadar çekinmemişlerdir.
İlk dönem fıkıh geleneğinin oluşması esnasında İmamlar neredeyse eşit derecede ve birbirine yakın seviyededir. Her birinin meclisinde onlar-ca belki yüzlerce imam bir araya gelmiş ve ken-di görüşlerini ifade etmede, muhalif oldukları görüş ve yaklaşımı tenkit etmede özgürce dav-ranmada sakınca görmemişlerdir. Hedefleri hep öne çıkan yaklaşımdaki boşluğa dikkat çekmek ve karanlık noktayı aydınlatmak olmuştur. Elbet bir âlim, muhalif olduğu bir görüş veya düşün-ceyi âlimane tenkit etmeli ve adabına göre onu eleştiriye tabi tutmalıdır.
Kim yaparsa ve ne niyetle yaparsa yapsın ilim açısından önemli olan tenkidin tutarlı olup ol-madığı, hakikati yansıtıp yansıtmadığıdır. Çalışmamızda gerçekleri, hakikati, doğru ve iyi olanı esas aldık. Bunlara hizmet eden eleştirileri ciddiye aldık ve değerlendirdik. Boş ve değersiz ideolojik tenkitleri ise kısaca belirtip ilmi açıdan lazım olanın ne olması gerektiğini göstermeye çalıştık. Hakikat dışında bir tarafımız olmadı.
Lehte ve aleyhte bulunurken ilmi, ahlaki ve vicdani değerleri kullandık. İstikamet, insaf ve adalet kıstasını işletmeye çalıştık. Mezhepleri veya meşrepleri mihver olarak kullanmadık. Ulusal devletlerin veya Kralların güdümündeki coğrafyaların güdümlü halk zihniyetlerinden birine veya tarihi, kültürel bağların oluşturduğu konsensüslere düstur olarak yaslanmadık. İlahi rahmetin membaını, milli veya siyasaya dayalı süzgeçlerden geçirme gereği duymadık. Bunun ilmi mahfillerde geçerli bir ilke olabileceğini de hiç düşünmedik.”
Doç. Mehmet YOLCU
(Tanıtım Bülteninden)
Hamur Tipi:2. HamurStok Kodu:9786059634274Boyut:13,5 x 21Basım Tarihi:2019Kapak Türü:İnce KapakDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yazarın Diğer Kitapları
- Yayınevinin diğer kitapları