9789750500800
581834
https://www.ilknokta.com/konstantinopolis-1054-1261.htm
Konstantinopolis 1054-1261
3.40
Tarihin ana ırmağı büyük şehirlerin vadisinden akar. Bu akışın uygarlık dediğimiz birikimleriyle örülen büyük şehirlerin çevre ve hayat dokusunda dünyanın, insanlık durumlarının her değişimi bir öncekiyle örtüşür ve bize bir tarih içinde, onunla birlikte oluştuğumuzu anlatır. Bunlar, birleşerek varoluş maceramızı oluşturan ayrı anlatılardır, büyük şehirlerin kimliğidir. Büyük şehirler, akışın yer değiştirdiği ya da kabardığı anlarda tıpkı canlı bir varlık, hatta insanın kendi gibi zaman ve tarihle olan ilişkilerini yeniden kurabilmek için "mücadele" ederler. Bu, sarsıntıların, altüst oluşların yeni bileşimlerle yüklü olduğu bir geçiş dönemidir. Şehirlere bu sürecin aynasından bakmak, hayatlarının en önemli kesitinde onlara yaklaşmak, sadece tarihe daha yakından tanıklık etmek değil, bir kutlama, bir felaket ya da veda anında bir dostun yanında olmaktır. Bu dizimizde böyle bir ilgi ve yakınlığı çoktan hak etmiş olan şehirlerin hikayeleri yeralıyor.
Uzun yıllar boyunca Doğu Roma İmparatorluğu'nun kutsal şehri olan Konstantinopolis dünyanın da başkenti sayılabilirdi. Özellikle hakimiyeti altında topladığı Bulgarlar, Sırplar, Ruslar için erişilmez bir kentti. Batılı seyyahlar da Konstantinopolis'in görkemi karşısında düştükleri hayranlığı gizlemiyorlardı. Öyle ki, Konstantinopolis surlarının içindeki zenginliğin Avrupa'daki bütün şehirlerin zenginliğinden fazla olduğunu yazacak kadar etkileniyorlardı. Ama 11. ve 14. yüzyıllar arasında Doğu Roma'nın gücü azaldı, imparatorluk yapısı bozuldu ve teokrasi tartışılır hale geldi. Birinci Haçlı Seferi'nden sonra da Doğu Roma'yla Batı Roma arasındaki gerginlik iyice arttı. 13 Nisan 1204'te Batı'dan gelen Haçlı ordusu Konstantinopolis'i kuşattı ve kent, tarihinde ilk defa imparatorluğun da büyük bir kısmıyla birlikte teslim oldu. Bundan sonra bir tek 1453'te, o da sonsuza dek olmak üzere, düşecekti.
- Açıklama
Tarihin ana ırmağı büyük şehirlerin vadisinden akar. Bu akışın uygarlık dediğimiz birikimleriyle örülen büyük şehirlerin çevre ve hayat dokusunda dünyanın, insanlık durumlarının her değişimi bir öncekiyle örtüşür ve bize bir tarih içinde, onunla birlikte oluştuğumuzu anlatır. Bunlar, birleşerek varoluş maceramızı oluşturan ayrı anlatılardır, büyük şehirlerin kimliğidir. Büyük şehirler, akışın yer değiştirdiği ya da kabardığı anlarda tıpkı canlı bir varlık, hatta insanın kendi gibi zaman ve tarihle olan ilişkilerini yeniden kurabilmek için "mücadele" ederler. Bu, sarsıntıların, altüst oluşların yeni bileşimlerle yüklü olduğu bir geçiş dönemidir. Şehirlere bu sürecin aynasından bakmak, hayatlarının en önemli kesitinde onlara yaklaşmak, sadece tarihe daha yakından tanıklık etmek değil, bir kutlama, bir felaket ya da veda anında bir dostun yanında olmaktır. Bu dizimizde böyle bir ilgi ve yakınlığı çoktan hak etmiş olan şehirlerin hikayeleri yeralıyor.
Uzun yıllar boyunca Doğu Roma İmparatorluğu'nun kutsal şehri olan Konstantinopolis dünyanın da başkenti sayılabilirdi. Özellikle hakimiyeti altında topladığı Bulgarlar, Sırplar, Ruslar için erişilmez bir kentti. Batılı seyyahlar da Konstantinopolis'in görkemi karşısında düştükleri hayranlığı gizlemiyorlardı. Öyle ki, Konstantinopolis surlarının içindeki zenginliğin Avrupa'daki bütün şehirlerin zenginliğinden fazla olduğunu yazacak kadar etkileniyorlardı. Ama 11. ve 14. yüzyıllar arasında Doğu Roma'nın gücü azaldı, imparatorluk yapısı bozuldu ve teokrasi tartışılır hale geldi. Birinci Haçlı Seferi'nden sonra da Doğu Roma'yla Batı Roma arasındaki gerginlik iyice arttı. 13 Nisan 1204'te Batı'dan gelen Haçlı ordusu Konstantinopolis'i kuşattı ve kent, tarihinde ilk defa imparatorluğun da büyük bir kısmıyla birlikte teslim oldu. Bundan sonra bir tek 1453'te, o da sonsuza dek olmak üzere, düşecekti.
Stok Kodu:9789750500800Boyut:13.50x19.50Sayfa Sayısı:1Basım Tarihi:2002-01Çeviren:Ali BerktayKapak Türü:CiltsizKağıt Türü:2. HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yayınevinin diğer kitapları