2789786022878
613277
https://www.ilknokta.com/kolektif/kirmizi-kedi-klasikler-seti-18-kitap-takim.htm
Kırmızı Kedi Klasikler Seti - 18 Kitap Takım
167.68
Set İçindeki Kitaplar;
Başıboş Bir Yolculuktan Notlar - Fernando Pessoa
Ardında edebiyatın her alanından binlerce sayfalık eserler bırakmış, 20. yüzyılın en kendine özgü yazarı-şairi Fernando Pessoa'dan (1888-1935) bir güldeste, tanımayanlar için tanışma vesilesi... Pessoa'nın gözde temaları olan "düşünmek/hissetmek", "düşlemek/yaşamak", "dış/iç" karşıtlıkları, "kendiyle ben arasındaki mesafe", Tanrı, teozofi, mitler, yitim duygusunun sürekliliği gibi kavramlar etrafında dolanıp duran kısa metinler, cümleler, dizeler... Baştan sona ya da atlayarak okunabilecek, Pessoa'nın şiirli felsefesinin tek bir cümlesiyle günler geçirmeye imkân tanıyan bir seçki..."Yavaş yavaş kişilik değiştiriyorum; yeni kişilikler yaratma, taklit etmenin, dünyayı anlamanın ya da dünya anlaşılabilirmiş gibi yapmanın yeni tarzlarını yaratma yeteneğimle zenginleşiyorum (evrim burada olsa gerek)."
Bir Kadının Hayatından 24 Saat - Stefan Zweig
Riviera'da eşi ve iki kızıyla tatil yapan 33 yaşındaki Henriette bir gece ansızın ortadan kaybolur. Kusursuz bir evliliği olduğu sanılan genç kadının, nasıl ve neden ortadan kaybolduğu dedikodu konusu olur. Pansiyonda kalanların hepsi kadını yargılamaya başlar, ancak anlatıcımız onu savununca tartışma alevlenir; masadaki yaşlı ve zarif bir İngiliz hanımefendi de anlatıcıya, gençliğinde başından geçen unutulmaz, inanılmaz bir 24 saatin hikâyesini anlatmakta ısrarcı olur. Bu 24 saat içinde hissettiklerinin bir saniyesi bile aklından çıkmamıştır. Bu kadının yaşadıklarını neden bir yabancıyla paylaştığını Zweig en sonda açıklar. Stefan Zweig, başarılı bir karakter yaratıcısı; diğer yapıtlarında olduğu gibi burada da müthiş bir gözlem gücüyle, kahramanlarının iç dünyalarını okurun gözlerinin önüne seriyor, inandırıyor ve etkiliyor.
Bir Kardeş Cinayeti - Franz Kafka
Yalnızlık, duyarsızlık, zulüm ve kişinin çaresizliği üzerine yazsa da ince bir zekâyı belli eden nüktedanlığı ile de en önemli yazarlardan biri olagelmiş; suç, yabancılaşma ve sorumluluk gibi temaları derinlemesine işlemiş Kafka'nın en etkileyici öykülerinden özel bir seçki.Sanat için izleyicilerinin önünde aç kalan bir açlık sanatçısının, fare halkının zorlu yaşamı içinde tek şarkı söyleyebilen Josefine'in çektiklerinin, bir kardeş cinayetinin, bir taşra doktorunun, maskesi düşen bir sahtekârın ve daha nicelerinin hikâyeleri...
Bozkırda Bir Kral Lear - Ivan Sergeyeviç Turgenyev
Şair, öykücü, romancı ve oyun yazarı olan İvan Turgenyev 19.yüzyıl Rus edebiyatının temel taşlarındandır. Turgenyev, realizm akımına bağlı kalarak yazdığı, en önemlilerinden iki uzun öyküsünün bir araya getirildiği bu önemli seçkide, Batı Avrupa kültürünün başyapıtlarından hareketle, modern çağın eşiğinde, trajedilerin arkasında işleyen mekanizmaları gösteriyor. Bozkırda Bir Kral Lear, Shakespeare'in yapıtının Rus derebeylerine özgü bir uyarlamasıdır: Ölümün yaklaştığını hissedince, malvarlığını kızlarına bölüştüren bir toprak ağasının kararı beklenmedik sonuçlara yol açacak, olaydaki trajedi yazgıdan çok insan hırsından kaynaklanacaktır. Asya adlı öyküde ise, Almanya'da sefahat hayatı yaşayan anlatıcı, karşılaştığı iki kardeşin karmaşık ilişkilerini çözemeyince, aşkı büyük bir hataya dönüştürecektir.
Ceza Sömürgesi - Franz Kafka
Franz Kafka'nın Ceza Sömürgesi, garip ve ürpertici atmosferiyle, okuyana, "neyse ki bir rüyaymış" demeyi istetecek denli tedirgin ediciliğiyle ve en önemlisi suç ve ceza arasındaki ilişkiye farklı bir bakış açısı getirmesiyle dikkat çekiyor. Adı verilmeyen bir adada, ıssız ve bunaltıcı bir vadide, acımasız bir zekâyla kurgulanmış bir mekanizmanın, suçlu ya da suçsuz olmasına bakılmaksızın, savunması alınmaksızın mahkûm kılınmış insanları bürokratik bir katılıkla ve doğal kabul edilen bir yaklaşımla "cezalandırdığı" bir törene, suskun bir gezginle birlikte tanık olur okur. Bir yanda duygusal açıdan olaya mesafeli duran 'tanık' gezgin, öbür yanda yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplamış ve bu sorumluluğu kendini kurban etme derecesine vardıran subay. İkisi arasındaki tezat, edilgenlik/etkenlik, kuşku/inanç, akıl/duygu gibi zıt kavramları mercek altına alıyor ve bunları gerçeklikle baş etmenin karşıt olasılıkları olarak okura sunuyor.
Dava - Franz Kafka
Bir bankada yönetici olarak çalışan ve bir pansiyon odasında yalnız yaşayan Josef K. günün birinde neden suçlandığını bilmeden sorguya çekilir, zanlıdır ama serbestçe dolaşır, işine gider, ancak kafası karışmıştır, çelişkiler içinde kalıp bocalar. Her ne kadar suçunun ne olduğunu bilmediğini, suçsuz olduğunu iddia etse de bir suçlu gibi davranır. Absürd bir adli sistemin dolambaçlarında kaybolur. Kafka'nın özyaşamöyküsünden doğrudan etkilenmiş yapıtlarından biri olan Dava, okuru bulmacalarla şaşırtır, çözümlerini ise sunmaz. Totaliter rejimlerle yönetilen devletlerdeki koşullarla olan benzerlikleri, Dava'nın etkinliğini ve etkileyiciliğini yıllardır korumasının nedenlerinden biridir. Acımasız ve empati yoksunu bir ortamda kişinin çaresizliğini ve sonunda sisteme boyun eğişini en güzel işleyen romanlardan biridir bu küçük kitap. Kafka'nın başyapıtı sayılan Dava ve sunduğu distopya, onun yazıldığı yılları izleyen faşist ve diktatöryel dönemlerin gelişini de önceden duyurur gibidir.
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'in Tuhaf Hikayesi - Robert Louis Stevenson
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, insan varoluşundaki tezat yönleri hissetmeye başlamış, ancak toplumun katı ahlaki kalıplarının birini yücelttiği, ötekisini iğrenç ve suçlu kıldığı bir dönemde, çift yönlülük üzerine yazılmış, modern bir mit haline gelmiş bir hikâyenin kahramanıdır. Hayatı konumuna yakışır şekilde, ahlaki açıdan kusursuz yaşamaya çalışan bir doktorun, yaradılışının getirdiği, çevresi tarafından kolay kolay kabul edilmeyecek yanlarını bastırmaktan usandığı bir anda, insanı ikiye -iyiye ve kötüye- ayıracak tıbbi bir yöntem geliştirmesiyle ortaya çıkar Jekyll ile Hyde'ın tuhaf vakası. Umduğunun aksine, gitgide kuvvetlenecek "kötü"nün karşı kefesi salt iyiliğe değil, doktorun sıradan kişiliğine kalacak ve zamanla denge neredeyse tamamen saklı kişiliğin, toplumsal adalet ve kurallar açısından ters davranan Mr. Hyde'ın lehine dönecektir.
Dubrovski - Aleksandr Sergeyeviç Puşkin
Rus edebiyatının kurucularından ve en büyük isimlerinden biri olarak görülen Aleksandr Puşkin, 1837 yılında bir düello sonucu vakitsiz ölünce, yapıtları yarıda kalmıştı: Haksızlık karşısında isyan eden ama aşk karşısında boyun eğen romantik kahramanıyla Dubrovski de son döneminde yazdığı, ölümünden sonra basılan bu yapıtlardan biriydi.Puşkin, Çarlık Rusyası'ndaki büyük çiftlik sahiplerinin kaprisli ve hırslı ilişkilerini, toprağa bağlı köylülerin birer mal gibi alınıp satılabildiği koşullarını ve malikâne sahiplerini tedirgin eden köylü ayaklanmalarını ele alır. Ayaklanmanın önderliğini, soylu ve subay olmasına rağmen adalet için insanlarıyla birlikte Robin Hood'vari bir "zenginden alıp yoksula verme" düzeneği kuran Dubrovski'ye vermesiyle yazar, dönemine göre ilerici yanını da göstermiştir. "Çetenin lideri zekâsı, cesareti ve soyluluğuyla ün yaptı. Onunla ilgili mucizeler anlatılıyordu; Dubrovski adı bütün dillerdeydi, herkes cesur canilere öncülük edenin ondan başkası olamayacağına inanıyordu."
Katip Bartleby - Herman Melville
"Yapmamayı tercih ederim." On dokuzuncu yüzyıl ortalarında, Wall Street'teki bir hukuk bürosunda çalışan az rastlanır kişilikteki bir kâtibin ağzından çıkan ve onun hayat felsefesini dile getiren bu ünlü cümle, o günden beri tekrarlanıp duruyor. Kâtip Bartleby, kendisine verilen görevleri yapmamayı tercih ettiğini söyleyerek çalışmanın sınırlarını pasif direnişle çizen bir öncü. İşini son derece kusursuz yapsa da günün birinde 'çalışmamayı tercih eden' Bartleby, hukuk bürosunun sahibi avukatın ağzından anlatılıyor. Kâtibinin inadıyla başa çıkamayan avukat, kapitalizmin kalesinde, devasa binaların duvarlarına bakan masasında, sadece çalışmayı değil yaşamayı da durduran, hiçbir işe yaramayan bu adamdan kurtulmak ister, sonunda akıl ve mantık dışı bir çözüme yönelir. Bartleby'nin hikâyesi, bireyin toplum kurallarına karşı tavrını yansıttığı kadar özgür irade ve determinizm konularına da bir pencere açıyor.
Kızıl Dosya - Sir Arthur Conan Doyle
Aklın çözemeyeceği hiçbir vaka yoktur ve aklı Sherlock Holmes kadar iyi kullanan başka biri de yoktur. Edebiyat tarihinin en ünlü dedektifi Sherlock Holmes ve en yakın dostu Doktor Watson'la tanıştığımız ilk yapıt, Kızıl Dosya'dır. Bir kimya laboratuvarında tanışan kahramanlarımız, meşhur Baker Sokağı 221B adresindeki evi tutmalarıyla ayrılmaz bir ikili haline gelir. Holmes, zamanının büyük kısmını kendisini geliştirmekle geçirirken bir yandan da emniyet teşkilatına zor davalarda yardımcı olur. Üstün zekâsı, ayrıntılı gözlem gücü, sıra dışı merakları, akıl yürütme yeteneği ve sonuçtan sebebe ulaşma yöntemiyle Sherlock Holmes, en anlaşılmaz ve çözülmez gözüken vakaları neredeyse hiçbir efor sarf etmeden kolayca çözebilir. Bu dâhi dedektifin Doktor Watson'la birlikte tanık olduğumuz ilk macerası Kızıl Dosya, zamanla dizinin en beğenilen örneklerinden olmuştur."Cinayetin kızıl ipliği hayatın renksiz yumağının içinden geçiyor, bizim de görevimiz onu çözmek, bir kenara ayırmak ve her karışını ortaya çıkarmak."
Odamda Yolculuk - Xavier De Maistre
Dünyanın gizli saklı köşelerini, cennet mekânlarını ve zorlu güzergâhlarını dolaşan yolcuları şaşırtacak, genellikle küçümsenen ve göz ardı edilen bir coğrafyanın ilk gezi rehberini yazmıştır Xavier de Maistre: Odamda Yolculuk. Çevresi otuz altı adımdan ibaret 'kocaman' odasında kırk iki günlük zorunlu bir hapse mahkûm edilen 18. yüzyıl sonu yazarlarından Xavier de Maistre, tutsaklığını ironik bir özgürlük metnine dönüştürmeyi becererek edebiyat tarihine geçmiştir. Kendisini kısıtlayan dış koşullara inat, insanın kendi bedeniyle ruhunu birbirinden ayrıştırmasının mümkün olduğunu öne sürer Maistre; ruhunu istediği her yere, görmeyi arzuladığı her türlü güzelliğe gönderebilmekle birlikte, bedeninin bu yolculukta karşılaştığı yataktan koltuğa, masadan duvarlarda asılı tablolara kadar odanın topografyasını da ayrıntılı biçimde anlatmaktan geri kalmaz.
Satranç - Stefan Zweig
Mart 1938'de, Almanya'nın Avusturya'yı ilhak etmesinden sonra Gestapo, pek çok manastırın malvarlığını yöneten Viyanalı ünlü avukat Dr. B.'yi tutuklar. Manastırların servetinin yerini söyletmek isteyen Gestapo tarafından tek başına bir otel odasında tecrit edilen avukat, aylarca sorgulayıcılarından başka kimseyle konuşamaz. 4. ayın sonunda, sorgulamaya götürüldüğü bir gün, bekleme odasında tesadüfen bulduğu bir kitabı çalar. Yalnızlığına son verecek bir roman bulduğunu umarsa da elindeki, satranç tekniklerini öğreten bir kitaptır. Önce kareli yatak örtüsünü ve ekmekten hazırladığı satranç taşlarını kullanarak öğrenmeye başladığı bu oyunda giderek ustalaşır. Bütün oyunları ezberler, kafasında yepyeni oyunlar kurar, gecesi gündüzü satrançla dolar. Tam bir soyutlanma içinde yaşarken aklını kaçırmamayı ancak böyle başarırsa da bu uğraşı sinir krizi geçirmesini engellemez. Serbest kaldıktan sonra Arjantin'e gitmek üzere New York'tan bindiği gemide bir dünya şampiyonu da vardır: 21 yaşındaki, eğitimsiz köylü Mirko Czentovic. Hiç istemediği halde bu şampiyonla bir karşılaşma yapar. İki satranç ustasının düellosuyla doruğa ulaşan anlatım, aynı zamanda nasyonal sosyalizmin ve faşizmin koyu bir eleştirisine dönüşür.
Seksen Günde Devrialem - Jules Verne
Bilim-kurgunun öncülerinden ve en önemli yazarlarından Jules Verne, 19. yüzyıldaki endüstri devriminin sonucunda değişen dünyanın gidişatını hayal edip yazıyordu. Henüz yabancı diyarların fazla tanınmadığı, keyif için dolaşmanın yaygınlaşmadığı bir dönemde, Verne gibi bir yazarın dehası, aynı zamanda turizmin sosyolojisini ortaya koymasıydı. Buhar çağında hizmete giren kıtalar aşan trenler ve okyanuslar aşan transatlantikler -dünyanın insanlar için ne kadar küçüldüğünü kanıtlarken- yazarın kullandığı ulaşım araçlarından bazılarıydı.
Tembellik Hakkı - Paul Lafargue
Damadı olduğu Marx'tan ve Proudhon'dan etkilenmiş sıradışı Fransız Marksisti Paul Lafargue'ın zamana meydan okuyan manifesto niteliğindeki metni Tembellik Hakkı, kapitalizmin vahşi çalışma koşullarına olduğu kadar, çalışmaya övgüler düzen 20. yüzyılın Marksist klişelerine de erkenden savaş açmış bir eserdir. Bu kısa ve özlü metin, bir aylaklık övgüsünden ziyade, egemen liberal amentünün beyinleri istilasına karşı bir uyarıdır.
Şermin - Tevfik Fikret
"Tevfik Fikret, Rubab-ı Şikeste başlığı altında topladığı şiirleriyle modern şiirimizin yolunu açan güçlü bir sesti. Fikret, bir yandan da, karakteriyle çelişik biçimde 'vicdanı hür' bir kavga adamıydı. Baskılara boyun eğmedi, muhalif sesini kısmadı. Karamsarlığı içinde yaşadığı toplumsal ortamdaki 'sis'e bağlı olarak büyümüştü; buna karşılık gelecek konusunda ümitliydi. Gençlere yönelik yazdıklarını Halûk'un Defteri'nde, çocuklara ilişkin görüşlerini Şermin'de içtenlikle dile getirdi.
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç - Hüseyin Rahmi Gürpınar
"Hüseyin Rahmi'nin romanlarının, öykülerinin popüler boyutunun ağır bastığı tartışılmaz: Sürükleyici, olumlu anlamıyla 'eğlendirici', çok renkli karakterlere yaslı, delifişek olay örgüsüne sahip olmalarına karşın hiçbiri 'hafif' yapıtlar olarak değerlendirilemez. Güçlü kültür altyapısı vardı yazarın, Schopenhauer ya da Nietzsche gibi zorlu düşünürlere ilgi duymuştu. Münzevi bir yaşam sürüyordu Heybeliada sırtlarındaki köşkünde; gelgelelim sonsuz bir depo oluşturmuştu topluma yönelik gözlemlerinden. Üstüne üstlük, özel bir üslûp yaratmayı bilmiş, gündelik konuşma dilinden yazısına dengeli bir köprü kurmuştu.
Dörtlerin İşareti - Sir Arthur Conan Doyle
Ünlü dedektif Sherlock Holmes'la arkadaşı Dr. Watson'ın serüvenleri, dizinin ikinci kitabı Dörtlerin İşareti'yle devam ediyor. Tesadüfen bir araya gelen ve ev arkadaşı olan bu ikili, Kızıl Dosya'dan başlayarak birlikte serüvenden serüvene koşarlar. Dizinin ikinci kitabında, kayıp bir hazinenin izini sürerlerken hem Dörtlerin İşareti'nin sırrını çözmeye çalışacak hem de Hindistan'da başlayıp Londra'da devam eden bir intikam hikâyesinin garip kahramanlarının tehlike dolu serüvenine karışacaklardır. Çözülmesi en güç meselelerde Sherlock Holmes'a yardımcı olan Dr. Watson bu kez sadece hazine peşinde koşmakla kalmıyor, gönlünü, yardım ettikleri güzel Miss Morstan'a kaptırıyor.
Kıskançlık - Yuri Oleşa
Yirminci yüzyıl Rus edebiyatının en önemli eserlerinden biri sayılan Kıskançlık'ta, dönemin Sovyet düzeninin metaforu yaratılmış, Sovyet Rusya'nın ilk yıllarındaki çarpışan değerlerinin ileriye dönük bir portresi çizilmiştir. Oleşa'nın dışavurumcu üslupla yazdığı ve toplumsal gerçekçilik ekolünden oldukça farklı duran bu romanı Nabokov ve Bulgakov'un yapıtlarıyla karşılaştırılmıştır. Sıradan insanın içini kemiren kıskançlık duygusunu somutlaştıran Kavalyerov, sistemin çarkları arasında kendi yaratıcılığına özgürlük tanınmadığını düşünen İvan Babiçev, sistemin ta kendisini temsil eden Andrey Babiçev gibi unutulmaz karakterleriyle, Kıskançlık, usta işi bir üslupla işlenmiş, müthiş bir ironiyle bezenmiş, insan psikolojisinin derinlerine inerken toplumsal taşlamaya da yer veren bir eser.
- Açıklama
Set İçindeki Kitaplar;
Başıboş Bir Yolculuktan Notlar - Fernando Pessoa
Ardında edebiyatın her alanından binlerce sayfalık eserler bırakmış, 20. yüzyılın en kendine özgü yazarı-şairi Fernando Pessoa'dan (1888-1935) bir güldeste, tanımayanlar için tanışma vesilesi... Pessoa'nın gözde temaları olan "düşünmek/hissetmek", "düşlemek/yaşamak", "dış/iç" karşıtlıkları, "kendiyle ben arasındaki mesafe", Tanrı, teozofi, mitler, yitim duygusunun sürekliliği gibi kavramlar etrafında dolanıp duran kısa metinler, cümleler, dizeler... Baştan sona ya da atlayarak okunabilecek, Pessoa'nın şiirli felsefesinin tek bir cümlesiyle günler geçirmeye imkân tanıyan bir seçki..."Yavaş yavaş kişilik değiştiriyorum; yeni kişilikler yaratma, taklit etmenin, dünyayı anlamanın ya da dünya anlaşılabilirmiş gibi yapmanın yeni tarzlarını yaratma yeteneğimle zenginleşiyorum (evrim burada olsa gerek)."
Bir Kadının Hayatından 24 Saat - Stefan Zweig
Riviera'da eşi ve iki kızıyla tatil yapan 33 yaşındaki Henriette bir gece ansızın ortadan kaybolur. Kusursuz bir evliliği olduğu sanılan genç kadının, nasıl ve neden ortadan kaybolduğu dedikodu konusu olur. Pansiyonda kalanların hepsi kadını yargılamaya başlar, ancak anlatıcımız onu savununca tartışma alevlenir; masadaki yaşlı ve zarif bir İngiliz hanımefendi de anlatıcıya, gençliğinde başından geçen unutulmaz, inanılmaz bir 24 saatin hikâyesini anlatmakta ısrarcı olur. Bu 24 saat içinde hissettiklerinin bir saniyesi bile aklından çıkmamıştır. Bu kadının yaşadıklarını neden bir yabancıyla paylaştığını Zweig en sonda açıklar. Stefan Zweig, başarılı bir karakter yaratıcısı; diğer yapıtlarında olduğu gibi burada da müthiş bir gözlem gücüyle, kahramanlarının iç dünyalarını okurun gözlerinin önüne seriyor, inandırıyor ve etkiliyor.
Bir Kardeş Cinayeti - Franz Kafka
Yalnızlık, duyarsızlık, zulüm ve kişinin çaresizliği üzerine yazsa da ince bir zekâyı belli eden nüktedanlığı ile de en önemli yazarlardan biri olagelmiş; suç, yabancılaşma ve sorumluluk gibi temaları derinlemesine işlemiş Kafka'nın en etkileyici öykülerinden özel bir seçki.Sanat için izleyicilerinin önünde aç kalan bir açlık sanatçısının, fare halkının zorlu yaşamı içinde tek şarkı söyleyebilen Josefine'in çektiklerinin, bir kardeş cinayetinin, bir taşra doktorunun, maskesi düşen bir sahtekârın ve daha nicelerinin hikâyeleri...
Bozkırda Bir Kral Lear - Ivan Sergeyeviç Turgenyev
Şair, öykücü, romancı ve oyun yazarı olan İvan Turgenyev 19.yüzyıl Rus edebiyatının temel taşlarındandır. Turgenyev, realizm akımına bağlı kalarak yazdığı, en önemlilerinden iki uzun öyküsünün bir araya getirildiği bu önemli seçkide, Batı Avrupa kültürünün başyapıtlarından hareketle, modern çağın eşiğinde, trajedilerin arkasında işleyen mekanizmaları gösteriyor. Bozkırda Bir Kral Lear, Shakespeare'in yapıtının Rus derebeylerine özgü bir uyarlamasıdır: Ölümün yaklaştığını hissedince, malvarlığını kızlarına bölüştüren bir toprak ağasının kararı beklenmedik sonuçlara yol açacak, olaydaki trajedi yazgıdan çok insan hırsından kaynaklanacaktır. Asya adlı öyküde ise, Almanya'da sefahat hayatı yaşayan anlatıcı, karşılaştığı iki kardeşin karmaşık ilişkilerini çözemeyince, aşkı büyük bir hataya dönüştürecektir.
Ceza Sömürgesi - Franz Kafka
Franz Kafka'nın Ceza Sömürgesi, garip ve ürpertici atmosferiyle, okuyana, "neyse ki bir rüyaymış" demeyi istetecek denli tedirgin ediciliğiyle ve en önemlisi suç ve ceza arasındaki ilişkiye farklı bir bakış açısı getirmesiyle dikkat çekiyor. Adı verilmeyen bir adada, ıssız ve bunaltıcı bir vadide, acımasız bir zekâyla kurgulanmış bir mekanizmanın, suçlu ya da suçsuz olmasına bakılmaksızın, savunması alınmaksızın mahkûm kılınmış insanları bürokratik bir katılıkla ve doğal kabul edilen bir yaklaşımla "cezalandırdığı" bir törene, suskun bir gezginle birlikte tanık olur okur. Bir yanda duygusal açıdan olaya mesafeli duran 'tanık' gezgin, öbür yanda yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplamış ve bu sorumluluğu kendini kurban etme derecesine vardıran subay. İkisi arasındaki tezat, edilgenlik/etkenlik, kuşku/inanç, akıl/duygu gibi zıt kavramları mercek altına alıyor ve bunları gerçeklikle baş etmenin karşıt olasılıkları olarak okura sunuyor.
Dava - Franz Kafka
Bir bankada yönetici olarak çalışan ve bir pansiyon odasında yalnız yaşayan Josef K. günün birinde neden suçlandığını bilmeden sorguya çekilir, zanlıdır ama serbestçe dolaşır, işine gider, ancak kafası karışmıştır, çelişkiler içinde kalıp bocalar. Her ne kadar suçunun ne olduğunu bilmediğini, suçsuz olduğunu iddia etse de bir suçlu gibi davranır. Absürd bir adli sistemin dolambaçlarında kaybolur. Kafka'nın özyaşamöyküsünden doğrudan etkilenmiş yapıtlarından biri olan Dava, okuru bulmacalarla şaşırtır, çözümlerini ise sunmaz. Totaliter rejimlerle yönetilen devletlerdeki koşullarla olan benzerlikleri, Dava'nın etkinliğini ve etkileyiciliğini yıllardır korumasının nedenlerinden biridir. Acımasız ve empati yoksunu bir ortamda kişinin çaresizliğini ve sonunda sisteme boyun eğişini en güzel işleyen romanlardan biridir bu küçük kitap. Kafka'nın başyapıtı sayılan Dava ve sunduğu distopya, onun yazıldığı yılları izleyen faşist ve diktatöryel dönemlerin gelişini de önceden duyurur gibidir.
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'in Tuhaf Hikayesi - Robert Louis Stevenson
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, insan varoluşundaki tezat yönleri hissetmeye başlamış, ancak toplumun katı ahlaki kalıplarının birini yücelttiği, ötekisini iğrenç ve suçlu kıldığı bir dönemde, çift yönlülük üzerine yazılmış, modern bir mit haline gelmiş bir hikâyenin kahramanıdır. Hayatı konumuna yakışır şekilde, ahlaki açıdan kusursuz yaşamaya çalışan bir doktorun, yaradılışının getirdiği, çevresi tarafından kolay kolay kabul edilmeyecek yanlarını bastırmaktan usandığı bir anda, insanı ikiye -iyiye ve kötüye- ayıracak tıbbi bir yöntem geliştirmesiyle ortaya çıkar Jekyll ile Hyde'ın tuhaf vakası. Umduğunun aksine, gitgide kuvvetlenecek "kötü"nün karşı kefesi salt iyiliğe değil, doktorun sıradan kişiliğine kalacak ve zamanla denge neredeyse tamamen saklı kişiliğin, toplumsal adalet ve kurallar açısından ters davranan Mr. Hyde'ın lehine dönecektir.
Dubrovski - Aleksandr Sergeyeviç Puşkin
Rus edebiyatının kurucularından ve en büyük isimlerinden biri olarak görülen Aleksandr Puşkin, 1837 yılında bir düello sonucu vakitsiz ölünce, yapıtları yarıda kalmıştı: Haksızlık karşısında isyan eden ama aşk karşısında boyun eğen romantik kahramanıyla Dubrovski de son döneminde yazdığı, ölümünden sonra basılan bu yapıtlardan biriydi.Puşkin, Çarlık Rusyası'ndaki büyük çiftlik sahiplerinin kaprisli ve hırslı ilişkilerini, toprağa bağlı köylülerin birer mal gibi alınıp satılabildiği koşullarını ve malikâne sahiplerini tedirgin eden köylü ayaklanmalarını ele alır. Ayaklanmanın önderliğini, soylu ve subay olmasına rağmen adalet için insanlarıyla birlikte Robin Hood'vari bir "zenginden alıp yoksula verme" düzeneği kuran Dubrovski'ye vermesiyle yazar, dönemine göre ilerici yanını da göstermiştir. "Çetenin lideri zekâsı, cesareti ve soyluluğuyla ün yaptı. Onunla ilgili mucizeler anlatılıyordu; Dubrovski adı bütün dillerdeydi, herkes cesur canilere öncülük edenin ondan başkası olamayacağına inanıyordu."
Katip Bartleby - Herman Melville
"Yapmamayı tercih ederim." On dokuzuncu yüzyıl ortalarında, Wall Street'teki bir hukuk bürosunda çalışan az rastlanır kişilikteki bir kâtibin ağzından çıkan ve onun hayat felsefesini dile getiren bu ünlü cümle, o günden beri tekrarlanıp duruyor. Kâtip Bartleby, kendisine verilen görevleri yapmamayı tercih ettiğini söyleyerek çalışmanın sınırlarını pasif direnişle çizen bir öncü. İşini son derece kusursuz yapsa da günün birinde 'çalışmamayı tercih eden' Bartleby, hukuk bürosunun sahibi avukatın ağzından anlatılıyor. Kâtibinin inadıyla başa çıkamayan avukat, kapitalizmin kalesinde, devasa binaların duvarlarına bakan masasında, sadece çalışmayı değil yaşamayı da durduran, hiçbir işe yaramayan bu adamdan kurtulmak ister, sonunda akıl ve mantık dışı bir çözüme yönelir. Bartleby'nin hikâyesi, bireyin toplum kurallarına karşı tavrını yansıttığı kadar özgür irade ve determinizm konularına da bir pencere açıyor.
Kızıl Dosya - Sir Arthur Conan Doyle
Aklın çözemeyeceği hiçbir vaka yoktur ve aklı Sherlock Holmes kadar iyi kullanan başka biri de yoktur. Edebiyat tarihinin en ünlü dedektifi Sherlock Holmes ve en yakın dostu Doktor Watson'la tanıştığımız ilk yapıt, Kızıl Dosya'dır. Bir kimya laboratuvarında tanışan kahramanlarımız, meşhur Baker Sokağı 221B adresindeki evi tutmalarıyla ayrılmaz bir ikili haline gelir. Holmes, zamanının büyük kısmını kendisini geliştirmekle geçirirken bir yandan da emniyet teşkilatına zor davalarda yardımcı olur. Üstün zekâsı, ayrıntılı gözlem gücü, sıra dışı merakları, akıl yürütme yeteneği ve sonuçtan sebebe ulaşma yöntemiyle Sherlock Holmes, en anlaşılmaz ve çözülmez gözüken vakaları neredeyse hiçbir efor sarf etmeden kolayca çözebilir. Bu dâhi dedektifin Doktor Watson'la birlikte tanık olduğumuz ilk macerası Kızıl Dosya, zamanla dizinin en beğenilen örneklerinden olmuştur."Cinayetin kızıl ipliği hayatın renksiz yumağının içinden geçiyor, bizim de görevimiz onu çözmek, bir kenara ayırmak ve her karışını ortaya çıkarmak."
Odamda Yolculuk - Xavier De Maistre
Dünyanın gizli saklı köşelerini, cennet mekânlarını ve zorlu güzergâhlarını dolaşan yolcuları şaşırtacak, genellikle küçümsenen ve göz ardı edilen bir coğrafyanın ilk gezi rehberini yazmıştır Xavier de Maistre: Odamda Yolculuk. Çevresi otuz altı adımdan ibaret 'kocaman' odasında kırk iki günlük zorunlu bir hapse mahkûm edilen 18. yüzyıl sonu yazarlarından Xavier de Maistre, tutsaklığını ironik bir özgürlük metnine dönüştürmeyi becererek edebiyat tarihine geçmiştir. Kendisini kısıtlayan dış koşullara inat, insanın kendi bedeniyle ruhunu birbirinden ayrıştırmasının mümkün olduğunu öne sürer Maistre; ruhunu istediği her yere, görmeyi arzuladığı her türlü güzelliğe gönderebilmekle birlikte, bedeninin bu yolculukta karşılaştığı yataktan koltuğa, masadan duvarlarda asılı tablolara kadar odanın topografyasını da ayrıntılı biçimde anlatmaktan geri kalmaz.
Satranç - Stefan Zweig
Mart 1938'de, Almanya'nın Avusturya'yı ilhak etmesinden sonra Gestapo, pek çok manastırın malvarlığını yöneten Viyanalı ünlü avukat Dr. B.'yi tutuklar. Manastırların servetinin yerini söyletmek isteyen Gestapo tarafından tek başına bir otel odasında tecrit edilen avukat, aylarca sorgulayıcılarından başka kimseyle konuşamaz. 4. ayın sonunda, sorgulamaya götürüldüğü bir gün, bekleme odasında tesadüfen bulduğu bir kitabı çalar. Yalnızlığına son verecek bir roman bulduğunu umarsa da elindeki, satranç tekniklerini öğreten bir kitaptır. Önce kareli yatak örtüsünü ve ekmekten hazırladığı satranç taşlarını kullanarak öğrenmeye başladığı bu oyunda giderek ustalaşır. Bütün oyunları ezberler, kafasında yepyeni oyunlar kurar, gecesi gündüzü satrançla dolar. Tam bir soyutlanma içinde yaşarken aklını kaçırmamayı ancak böyle başarırsa da bu uğraşı sinir krizi geçirmesini engellemez. Serbest kaldıktan sonra Arjantin'e gitmek üzere New York'tan bindiği gemide bir dünya şampiyonu da vardır: 21 yaşındaki, eğitimsiz köylü Mirko Czentovic. Hiç istemediği halde bu şampiyonla bir karşılaşma yapar. İki satranç ustasının düellosuyla doruğa ulaşan anlatım, aynı zamanda nasyonal sosyalizmin ve faşizmin koyu bir eleştirisine dönüşür.
Seksen Günde Devrialem - Jules Verne
Bilim-kurgunun öncülerinden ve en önemli yazarlarından Jules Verne, 19. yüzyıldaki endüstri devriminin sonucunda değişen dünyanın gidişatını hayal edip yazıyordu. Henüz yabancı diyarların fazla tanınmadığı, keyif için dolaşmanın yaygınlaşmadığı bir dönemde, Verne gibi bir yazarın dehası, aynı zamanda turizmin sosyolojisini ortaya koymasıydı. Buhar çağında hizmete giren kıtalar aşan trenler ve okyanuslar aşan transatlantikler -dünyanın insanlar için ne kadar küçüldüğünü kanıtlarken- yazarın kullandığı ulaşım araçlarından bazılarıydı.
Tembellik Hakkı - Paul Lafargue
Damadı olduğu Marx'tan ve Proudhon'dan etkilenmiş sıradışı Fransız Marksisti Paul Lafargue'ın zamana meydan okuyan manifesto niteliğindeki metni Tembellik Hakkı, kapitalizmin vahşi çalışma koşullarına olduğu kadar, çalışmaya övgüler düzen 20. yüzyılın Marksist klişelerine de erkenden savaş açmış bir eserdir. Bu kısa ve özlü metin, bir aylaklık övgüsünden ziyade, egemen liberal amentünün beyinleri istilasına karşı bir uyarıdır.
Şermin - Tevfik Fikret
"Tevfik Fikret, Rubab-ı Şikeste başlığı altında topladığı şiirleriyle modern şiirimizin yolunu açan güçlü bir sesti. Fikret, bir yandan da, karakteriyle çelişik biçimde 'vicdanı hür' bir kavga adamıydı. Baskılara boyun eğmedi, muhalif sesini kısmadı. Karamsarlığı içinde yaşadığı toplumsal ortamdaki 'sis'e bağlı olarak büyümüştü; buna karşılık gelecek konusunda ümitliydi. Gençlere yönelik yazdıklarını Halûk'un Defteri'nde, çocuklara ilişkin görüşlerini Şermin'de içtenlikle dile getirdi.
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç - Hüseyin Rahmi Gürpınar
"Hüseyin Rahmi'nin romanlarının, öykülerinin popüler boyutunun ağır bastığı tartışılmaz: Sürükleyici, olumlu anlamıyla 'eğlendirici', çok renkli karakterlere yaslı, delifişek olay örgüsüne sahip olmalarına karşın hiçbiri 'hafif' yapıtlar olarak değerlendirilemez. Güçlü kültür altyapısı vardı yazarın, Schopenhauer ya da Nietzsche gibi zorlu düşünürlere ilgi duymuştu. Münzevi bir yaşam sürüyordu Heybeliada sırtlarındaki köşkünde; gelgelelim sonsuz bir depo oluşturmuştu topluma yönelik gözlemlerinden. Üstüne üstlük, özel bir üslûp yaratmayı bilmiş, gündelik konuşma dilinden yazısına dengeli bir köprü kurmuştu.
Dörtlerin İşareti - Sir Arthur Conan Doyle
Ünlü dedektif Sherlock Holmes'la arkadaşı Dr. Watson'ın serüvenleri, dizinin ikinci kitabı Dörtlerin İşareti'yle devam ediyor. Tesadüfen bir araya gelen ve ev arkadaşı olan bu ikili, Kızıl Dosya'dan başlayarak birlikte serüvenden serüvene koşarlar. Dizinin ikinci kitabında, kayıp bir hazinenin izini sürerlerken hem Dörtlerin İşareti'nin sırrını çözmeye çalışacak hem de Hindistan'da başlayıp Londra'da devam eden bir intikam hikâyesinin garip kahramanlarının tehlike dolu serüvenine karışacaklardır. Çözülmesi en güç meselelerde Sherlock Holmes'a yardımcı olan Dr. Watson bu kez sadece hazine peşinde koşmakla kalmıyor, gönlünü, yardım ettikleri güzel Miss Morstan'a kaptırıyor.
Kıskançlık - Yuri Oleşa
Yirminci yüzyıl Rus edebiyatının en önemli eserlerinden biri sayılan Kıskançlık'ta, dönemin Sovyet düzeninin metaforu yaratılmış, Sovyet Rusya'nın ilk yıllarındaki çarpışan değerlerinin ileriye dönük bir portresi çizilmiştir. Oleşa'nın dışavurumcu üslupla yazdığı ve toplumsal gerçekçilik ekolünden oldukça farklı duran bu romanı Nabokov ve Bulgakov'un yapıtlarıyla karşılaştırılmıştır. Sıradan insanın içini kemiren kıskançlık duygusunu somutlaştıran Kavalyerov, sistemin çarkları arasında kendi yaratıcılığına özgürlük tanınmadığını düşünen İvan Babiçev, sistemin ta kendisini temsil eden Andrey Babiçev gibi unutulmaz karakterleriyle, Kıskançlık, usta işi bir üslupla işlenmiş, müthiş bir ironiyle bezenmiş, insan psikolojisinin derinlerine inerken toplumsal taşlamaya da yer veren bir eser.
Stok Kodu:2789786022878Boyut:14.0x21.0Sayfa Sayısı:2584Basım Tarihi:2015-11Kapak Türü:CiltsizKağıt Türü:2. HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yazarın Diğer Kitapları
- Yayınevinin diğer kitapları