Kizillokur Yorumluyor: Zaman Çarkı
Yüzüklerin Efendisi’nden Esinlenilmiş Destansı Bir Eser; Zaman Çarkı
Zaman Çarkı, fantazi okurlarının adını mutlaka duyduğu, bazılarının okumaya cesaret edemediği, okuyacak cesareti bulanların ise gönlüne taht kurmuş bir seri. Serinin yazarı Robert Jordan fantazi dünyasının ustası Tolkien’den esinlendiğini söylemişse de bir noktada bambaşka bir eser ortaya koymuş. İki eseri de okuyanlar benzerliklerine karşın farklılıklarını da anlayacaktır. Tolkien “Orta Dünya” yı sıfırdan yaratacak kadar büyük bir yazar olmasına karşın Jordan eserin dili ve akıcılığıyla kendini öne çıkarmayı başarmıştır. Aksi halde her biri 700 ile 1200 sayfaları arasında değişen 14 kitaplık bir esere nasıl bu kadar bağlanabilirsiniz ki?
Robert Jordan “tabutuma son çivi çakılana kadar yazacağım,” demiş ve serinin 11.kitabını yazdıktan sonra vefat etmiş. Ancak serinin akıbetini de düşünen Jordan, ölmeden önce serinin sonuna dair tüm olayları, notları hazırlamış ve bunları eşine -aynı zamanda yayıncısı- bırakmış.. Eşi Harriet serinin devamını Brandon Sanderson’a emanet etmiş, 12. kitapta tamamlanacak eser Brandon’ın engin hayal gücüne sığmayarak 14.kitaba kadar taşmış.
Peki nedir bu Zaman Çarkı? Ne anlatır?
“Zaman çarkı döner, Çağlar gelir ve geçer, efsaneleşen anılar bırakır. Efsaneler solarak mit olur ve onları doğuran çağ yeniden geldiğinde mitler bile unutulur. Üçüncü Çağ’da, kehanetler çağında, Dünya ve Zaman dengede durduğunda, olmuş olan, olacak olan ve olmakta olan, gölgenin karşısında düşebilir…”
Sözleriyle başlayıp sizi dünyasına bağlar. Bana kalırsa en etkili kitap girişlerinden biridir.
Saidin ve saidar olarak bilinen, gücün eril ve dişil yanlarıyla dönen, Gerçek kaynak olarak da bilinen Tek Güç’ün oluşturduğu 7 çark ve iplikten oluşan bir döngü Zaman Çarkı. Eski dilde “Herkesin Hizmetkârı” anlamına gelen Aes Sedai’ler dünyayı denge içinde tutar. Ancak Shai’tan olarak bilinen Karanlık Varlık zamanın yapısını bozmak için tutulduğu zindandan kaçış yolları arar. Kendine Aes Sedailer arasından müttefik ve askerler bulan Shai’tan 10 yıllık bir savaşın başlangıcına vesile olur.
Ejder lakaplı Lews Therin komutasındaki Aes Sedailer Shai’tan’ı yeniden hapishanesine mühürler ancak hapsolmadan gücün eril kısmına dokunan Shai’tan gücü yozlaştırır.
Bunun sonucunda erkek Aes Sedailer delirir, güçleriyle dünyayı yıkıma götürür. Delilik sonucu ailesini, dostlarını daha sonra kendini öldüren Therin bundan sonra Kardeş Katili olarak alınır. Eski çağ kapanır, yenileri açılır…
Tüm bunlardan çağlar sonra Moiraine adlı bir Aes Sedai’nin koyun çobanı Randal’Thor’u bulmak için İki Nehir’e gelmesiyle hikayemiz yeniden başlar.
Hikayenin ana karakteri Rand gibi görünse de Perrin Aybara, Matrim Couthon -ki benimen sevdiğim karakterdir- Egwene al’Vere, Nynaeve al’Meara, Aes Sedai Moiraine ve muhafızı Al’Lan Mandragon da bir o kadar başrolü paylaşıyor. Yolculuk hikayelerini bilirsiniz. Yolun sonunda asla yola başladığınız kişi olarak kalamazsınız. Yaşantılar sizden çok şey götürürken olgunluk ekler. İki Nehir’li koyun çobanı Rand al’Thor’un Yenidendoğan Ejder’e dönüşmesini anlatan epik bir hikaye. Jordan’ın detaylı anlatımı ve kitapların sonunda bulunan sözlük olaylardan kopmadan ve sıkılmadan ilerlemenizi sağlıyor.
Seriye başlamadan önce okurları en çok korkutan kısmı serinin uzunluğu ve kalınlığı oluyor. Robert Jordan’da seriye başlarken 3 kitap olarak planlamış daha sonra taslağını oluştururken 6 kitaplık olmasına karar vermiş. Ancak 2.kitabı yazmaya başladığı dönem maceranın sığmayacağını ve 12 kitaplık olacağını duyurmuş.
Bu kadar ne yazdı derseniz, ne yazmadı ki?
Seri 5 ana karakter çevresinde anlatılsa da 2200 karaktere sahip. Gözünüzü daha da korkuttum değil mi? Hemen korkmayın. Her bir karakter seriye yavaş yavaş dahil oluyor ve Jordan’ın detaycılığı sayesinde karakterleri hatırlamakta zorluk çekmiyorsunuz. Seri içinde tekrar gördüğünüz karakteri bir cümleyle size hatırlatmakta usta bir yazar. Krallıklar, toplumlar, her toplumun kuralları, geçmişi… her birine değinmekte beis görmemiş.
Benim en sevdiğim kısım ise seri Rand, Perrin ve Mat üçgeninde dönse de kadın karakterlere verilen eşsiz değer. En vahşi toplum kadın bilgelere sormadan kararlar almıyor, adından bile çekindikleri Seancanlar kadın topluluğu. Kadınların her biri o kadar güçlü, vakur ve azametli ki bunun için statü sahibi olmalarına gerek yok. Bir hancı veya çiftçi kadının da bir kraliçe kadar güçlü olduğunu okuyorsunuz.
Kitapların kalınlığından ziyade fiyatları da göz korkutabiliyor. Bunu anlayabiliyorum. Bende seriye başlarken tereddütte kalmıştım fakat ilk kitabın henüz ilk sayfasındayken bile size o eşsiz havasını hissettiriyor ve işte bu diyebiliyorsunuz. Bu yüzden o andan itibaren seriyi tamamlayacağımı biliyordum. Gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
İncelemek için: