Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İngiliz filozof ve siyaset kuramcısı Thomas Hobbes'un (1588-1679) başyapıtı kabul edilen Levithan, özellikle, bir "din ve dünya devleti"nin oluşturulmasında bireyler arası toplumsal sözleşmeye verdiği önem ve ahlak kurallarını tamamen laik ve doğal bir temele oturtuşuyla dikkat çeker.


 

20. yüzyıla damgasını vuran, şaşırtıcılığını ve zenginliğini hâlâ koruyan Ulysses pek çok yazarı etkiledi, sayısız incelemeye konu oldu. Nevzat Erkmen'in ilk kez 1996 yılında yayımlanan çevirisi, Türkçenin Ulysses'i bütün karmaşıklığıyla kucaklayabileceğini gösteren, daha önce girişilmemiş büyük bir çabanın ürünüdür.





Romanın 'öz' babası Miguel de Cervantes Saavedra, kendisini izleyen tüm romancıları yapıtlarının 'üvey' babası konumuna düşüreceğini -çünkü Don Quijote'den şu ya da bu biçimde etkilenmemiş tek büyük romancı yoktur- [...]



"Pequod adlı bir balina gemisinin son yolculuğunu, balinaların nasıl avlandıklarını, geminin sonunda nasıl battığını anlatan Moby Dick, ilk bakışta denizlerde geçen bir serüven romanı sanılabilir. Ne varki insan Moby Dick'i okudukça, okuduklarını düşündükçe, kitabın derinliğini, gerçek anlamını sezmeye başlar.



Avusturyalı yazar Robert Musil'in (1880 - 1942) Niteliksiz Adam başlıklı dev romanı, günümüzde modernizmin roman alanındaki birkaç başyapıtından biri sayılmaktadır.




Avusturyalı yazar Robert Musil'in (1880-1942) Niteliksiz Adam başlıklı dev romanı, günümüzde modernizmin roman alanındaki birkaç başyapıtından biri sayılmaktadır. 



 Bacon, "Denemeler"inde, değişik alanlardan edindiği gözlemler ve deneylere dayanarak kurduğu bilgelik ile "deneme"nin isim babası Montaigne'den ayrılır. O, Montaigne gibi kendi benliğini anlatmaz, yaşama uygulanabilecek bir bilgelik ortaya koyar. Bunu yaparken yarattığı zengin imgelerle bir dil ustası olduğunu da kanıtlar.




Çalışmanın bütününe yakın bölümünde kendine özgü ve "mozayik" yöntemi diye adlandırılabilecek bir yöntemi uygulayan Benjamin, bütün bir dönemin kültür tarihini, genelde dikkat edilmeyen ayrıntılardan yola çıkarak, geliştirdiği kavramları ve dünya görüşünü "yaşayan" bir organizmanın kalıbı içerisinde sergiler.





Bu yeni önsözde ise, günümüzdeki sorunlara ve bugünkü her iki dil çözümleme okuluna yaklaşımımı ortaya koymak istiyorum. O zamanlar olduğu gibi bugün de, dil çözümleyicilerinin benim için önemi vardır; yalnızca karşıt olarak değil, aynı zamanda, felsefede akılcılık geleneğinden bir şeyleri sürdüren biricik felsefeciler olarak göründüklerinden...




Edebiyatın sahte dehalarının, hırsızların, katillerin ipliğini pazara çıkarıyor, bu zevk dünyasına hükmeden güç ilişkilerini ortaya döküyor. Profesör Y ile Konuşmalar, Céline'i Céline'den okumak isteyenler, sanat ve edebiyat dünyasının perde arkasına göz atmayı arzu edenler, bir yazarın cesaretine tanık olmak isteyenler için benzersiz bir edebiyat olayı. 




 Bataille'in dini, ahlaktan ve tanrı inancından oluşmaz; o, insanın gündelik hayatta her zaman yaşayabileceği gizemsel iç yolculuklarından, gizemci iç deneylerden bahseder. “İç Deney”, Bataille felsefesinin bir özeti niteliğindedir.




Kimi araştırmacıların eski, büyük bir destanın kalıntıları, kimilerinin böyle bir destanın halk öykülerine dönüşmüş parçaları, kimilerinin de destanlaştırılmış halk öyküleri olarak gördükleri Dede Korkut Oğuznameleri, kesin olarak belirlenemeyen bir dönemde ve bir yerde yazıya geçirilmiştir. 




Destan türüne özgü bir vezin olan heksametron ile yazılan ve on beş kitaptan oluşan Dönüşümler, Ovidius'un olgunluk döneminin meyvelerinden biridir. Mitolojiyle iç içe geçerek anlatılan öykülerden oluşan eserde Homeros, Hesiodos, antik Yunan tragedya yazarları, İskenderiyeli ve Romalı şairler ve daha pek çok yazar kaynak olarak kullanılmıştır. 




19. yüzyıl İngiliz devrimci-romantiklerinin öncülerinden Lord Byron (1788-1824) başyapıtı Don Juan'da, "Britanya riyakârlığı"nı, tüm Avrupa soylularını ve krallarını alabildiğine hoyratça "taşlar"; övgü düzmeye yanaşmadan, dindiği anlarda bile yanardağ sessizliğini saklı tutan, insanoğlunun çelişkilerini ortaya seren, kehanetli, yıkıcı uzun bir "yergi şiir"i söyler. Yaşadığı dönemde kendi coğrafyasını aşarak Puşkin, Lermontov gibi Rus şairlerini de etkileyen "şiir tanrısı" Byron'ın "yakası açık beyaz gömlekli" yapıtı bugün de ışıldamaktadır.





Marlowe, karakterlerinin dünya egemenliğini elde etmeye yönelik sınır tanımaz çabalarından (Büyük Timur, II. Edward, Kartaca Kraliçesi Dido) Rönesans hümanistlerinin bilgiyi ele geçirme hırslarına (Doktor Faustus); para ve mülk arzusunu ilk ve tek amaç sayan kişilerin (Malta Yahudisi) tüm sınırları devirip geçen ve tüm bağlarını koparmış bireyselliklerine dek, bireysel eylem tarihsel süreç bağlantısını tartışmasız ustalığıyla bugüne taşımıştır.




İngiliz Posta Arabası 19. yüzyıl İngiliz deneme yazarı ve eleştirmenlerinden Thomas de Quincey'nin başından geçen olaylardan yararlanarak yazdığı ilginç yapıtlarından biridir. Adını ilk kez 1821'de yayımladığı bir "İngiliz Afyonkeşin İtirafları" denemesiyle duyuran De Quincey, "İngiliz Posta Arabası"nda gençlik yıllarında kılpayı kurtulduğu bir araba kazasında ölümle yüz yüze gelişinin düş gücünü nasıl harekete geçirdiğini çarpıcı bir çağrışım zenginliğiyle dile getirir.




Bu kitap bir şiir antolojisidir, sözcüğün Yunancadaki anlamıyla şiirin bir “çiçek-dermesi”dir. Homerosçu İlahiler'in huşu veren buhuru, Arkhilokhos, Semonides ve Hipponaks'ın taşlamalarının keskin aromasıyla karışır; Kallinos ve Tyrtaios'un askeri teşviklerinden heyecanlanan okur, Solon'un yahut Ksenophanes'in bilge dizelerinin ferahlatıcı deminde soluklanır. Theognis'in kadim sofralarında, aşk hasretiyle kavrulan Mimnermos, Sappho, Alkaios ve Anakreon'un rayihaları yarışır. Bu bir demet çiçeğe kulak verenler Alkman, Stesikhoros ve Ibykos'un anlattığı mitlerin kokusundan sarhoş olur.




Dünyanın belki de en fazla tartışılan, kurcalanan ve okunan beş mektubudur bu kitaptakiler. Acaba bu mektuplar sahici mi? Bunları gerçekten Portekizli bir rahibe mi yazmış? Sevgilisi kimmiş?




Montaigne, 1580 yılında, 47 yaşındayken, Denemeler'inin ilk kitabını bastırdıktan sonra at sırtında Kuzey Fransa, İsviçre, Almanya ve İtalya'yı kapsayacak uzun bir yolculuğa çıkar. Bu uzun yolculuğun anlatıldığı Yol Günlüğü'nün ilk bölümü Montaigne'in yazmanı, diğer bölümleri ise kendisi tarafından tutulur.





19. yüzyıl Fransız yazınına damgasını vurmuş 1884 tarihli bu başyapıt, Fransız edebiyat akımlarının bol bol tartışıldığı edebiyat ortamımızda ne anılmış, ne de bir tartışmaya konu olmuştur. Bu anlamda Tersine'ye, çeviri edebiyatın önemli açıklarından birini kapatan bir çalışma gözüyle bakılabilir.





Dünya çeşitliliğinin ve sanat ile gerçek arayışının uzlaşmasının yazarı, toplum dışında kalanların diline ve tarihine meraklı, gerçek okurun yazar kadar metni kurduğuna inanan, ölçüleri belirli edebiyatta çok bilindik ama aynı zamanda eşi benzeri bulunmayan, insana dair açık bir alan oluşturan Marcel Schwob'un adı "Altın Maskeli Kral", "Düşsel Yaşamlar ve Monelle'in Kitabı" adlı başyapıtlarla anılır. Özgün üslubu ve biçimiyle, olağandışıyla tuhafın ve tarihin farklı dönemlerinin farklı kültürleriyle karıştığı, ince bir mizah duygusu ve eşsiz bir hayalgücünün eşliğinde gelişen hikâyeleriyle Borges, Schwob'u yirmi birinci yüzyıl edebiyatının yıldızı ilan eder.





II. Richard Shakespeare'in İngiltere'deki içsavaşlarla ilgili tarihsel oyunları arasındaki gerek şiirselliği, gerek oyun kişilerine sağladığı zengin olanaklar açısından en sevilen ve en sık oynanan yapıtlarından biridir. Öbür tarihsel oyunlarında olduğu gibi Shakespeare bu oyununda da Holingshed'in vakayinamelerinden yararlanmış ve geçiş döneminin çalkantılarını Ortaçağ krallık kavramı ile Yeniçağın siyasal gerçekçiliği arasındaki çelişkilerle sergilemiştir. 





14. yüzyıl gezginlerinden İbn Battuta (1304-1368) Fas'ın Tanca şehrinde dünyaya geldi. Bu şehirden çıktığı ve 28 yıl süren gezileri boyunca Mısır, Arap Yarımadası, Irak, İran, Anadolu, Deşt-i Kıpçak, Bizans (İstanbul), Orta Asya, Hindistan, Maldivler, Çin ve Endülüs'ü gezen İbn Battuta devlet ve toplum yapıları, inanç ve adetleri, doğal özellik ve ürünleriyle tanıttığı bu ülke ve şehirlerin 700 yıl önceki durumlarını başarıyla yansıtır.






Gerçeküstücüler, yazının ve gerçeğin sınırlarında bir iç deneyimin ürünü olan şiirlerini ve düzyazılarını göklere çıkarırlar. Breton onu "Lautreamont'la birlikte tüm çağların en büyük büyücüsü" olarak niteler; Dali, bir yangından tek bir kitabı kurtarması gerekse, bu kitabın onun tek romanı "Locus Solus" olacağını söyler, Leiris de ülküsel bir yolcu olarak görür onu. Ama Roussel hayranları gerçeküstücülerle sınırlı değildir.





Alman edebiyatında, klasik dönemden romantizme geçiş evresinin en büyük yazarlarından olan Heinrinch von Kleist, Amphitryon adlı oyununda Latin komedya yazarı Plautus'a kadar uzanan eski bir konuyu, "aldatılan koca/ aldatmanısına karşın suçsuz kadın" temasını işler. Kendi metninde ilke olarak Moliere'in aynı adlı oyununun kurgusuna bağlı kalan Kleist, az sayıda değişiklikle esere Moliere'inkinden çok farklı, bütünüyle kendi çağını yansıtan bir atmosfer kazandırmayı başarmıştır.






Zengin bir anlatıma sahip olan Fasti tarihsel, gökbilimsel ve dinsel olarak üç ana bölümde incelenebilir. Tarihsel bölüm, kesin tarihlerle takvime eklenmiş Roma söylencelerini ve yıllıklarını içerir. Gökbilimsel bölümde takımyıldızların doğuşları ve batışlarına ilişkin bilgiler ele alınır. Eserin bel kemiğini oluşturan dinsel bölümde ise tespit edilen festivaller, dinsel törenler ve ayinler ilginç biçimde ve mitolojik öykülerle açıklanır.





Doğu'da Seyahat, kısa Batı izlenimleriyle açılıp Syra'dan İskenderiye'ye, Kahire'den İstanbul'a uzanıyor. Nerval, gezdiği yerlerin tarihi, toplumsal ve siyasal düzeni, gelenekleri, efsaneleri üstüne bilgi edinip saptamalar yapıyor; bu yeniliklerin, bu bilinmezlerin, kendi iç dünyasıyla çakıştığı yerlerde de şair kimliğini açığa vuruyor.






Ibis, Mısır'da bataklık alanlarda, akreplerle ve zehirli yılanlarla yaşadığı söylenen bir kuşun adıdır ve Ovidius altı yüz kırk dört dizelik şiirinde lanetler yağdırdığı düşmanını bu isimle anar. Iambus vezniyle yazılan Ibis, hem Ovidius'un şiirinde mitolojiyi kullanma gücünü gösteren hem de sürgün yıllarında içinde bulunduğu ruh halini resmeden en önemli eserlerinden biridir.





Mimarlık, dans, müzik, şiir, tek sözcükle sanat, hangi yönelimlerin ve ne tür etkinliklerin sonucudur? Valery burada bunu sorgular. Bunu yaparken de, Platon gibi, öncelikle Sokrates'in yetkesinden yararlanmak ister gibi görünür. Ama onun Sokrates'i çağdaş bir Sokrates'tir; bir Mallarme inceliğiyle simgeci kuramı savunur, bir Baudelaire duyarlığıyla “adına yaşama sıkıntısı denen zehir“den sözeder. Ne var ki, hemen her zaman, tıpkı Sokrates gibi, her şeyin kaynağına inmek ister; hemen her zaman da, gene Sokrates gibi, olguları can evinden yakalar.






Andrey Belıy'ın Rusya tarihinin felsefesi üzerine tasarladığı epik üçlemenin ilki olan bu romanında, Doğu'nun okült (gizlicilik) güçleriyle kuşatılmış bir kişilikten yola çıkarak, Rusya'nın Doğu ve Batı arasındaki konumu ele alınıyor.





Bakkhylides İskenderiye Kütüphanesi'nin âlimleri tarafından antik Yunan lirik şiirinin dokuz büyük isminden biri kabul edilmiştir. Bu dokuz büyük şairin arasında yer alan Simonides'in yeğeni, Pindaros'unsa çağdaşıdır. Epinikion (atletik müsabakaların galiplerini övmek amacıyla yazılan “zafer şarkıları”) yazımındaki rakibi ve çağının en ünlü şairi Pindaros'un gösterişli üslubunun aksine, Bakkhylides'in şiirlerinin ayırt edici özelliği dilinin sadeliği ve akıcılığıdır. Elinizdeki kitap, Bakkhylides'in bütün epinikion'larının ve dithyrambos'larının (bağbozumu şenliklerinde okunan Dionysos ilahileri) yanı sıra diğer türlerdeki şiirlerini ve fragmanlarını bir araya getiriyor.






Kitabı Türkçe'ye kazandıran Barış Gümüşbaş'ın önsözde belirttiği gibi; Typee, Melville'in tüm yapıtları gibi çok katmanlı, değişik düzeylerde ve biçimlerde okunabilecek bir kitap. Yalnızca heyecanlı bir maceraya tanık olmak için, ya da Güney Pasifik coğrafyası ve kültürleri üzerine bilgi edinmek için okunabilir.






Pindaros (MÖ 518-438), lirik şiirler arasında yapıtları en iyi şekilde korunarak günümüze kadar gelen Yunan şairdir. Bütün Zafer Şarkıları ise bu türün (epinikion) ulaşabildiğimiz en geniş külliyatını oluşturur. Thebailı soylu bir aileye mensup olan Pindaros, yaşadığı dönemde en zorlu rakipleri olan Keoslu Simeonides ve onun yeğeni Bakkhylides ile girdiği zorlu şiirsel rekabetle nam salmıştır. Şiirlerinde yoğun şekilde kullandığı dramatik öğelerin parlaklığı büyük hayranlık kazanmasına ve Horatius, Catullus gibi Latin şiirinin öncü şairleri tarafından model alınmasına yol açmıştır. 






Yolculuk edebiyatının başyapıtlarıdan sayılan Bougainville'in 1766-1769 yılları arasında gerçekleştirdiği yolculuğunun anlatısı aynı zamanda sömürgeciliğin tarihi olarak da okunuyor. Dünyanın Çevresinde Yolculuk, Louis-Antoine de Bougainville (1729-1811), XVIII. yüzyılda Batı Avrupa'da yeryüzü bilgisinin ve bilimlerin gelişimine katkıda bulunan, Aydınlanma Çağı'nın çok yönlü –denizci, kâşif, bilgin, filozof, asker, diplomat- isimlerinden biridir.






Aleksandr Sergeyeviç Puşkin'in 21 yaşında kaleme aldığı Ruslan ve Ludmila o tarihe kadar Rus edebiyatının bir benzeri görülmemiş olan, mizahın, kahramanlığın, ironinin, hüznün ve o dönemin tutucu çevrelerince fazla cesur bulunarak, büyük tepkilere yol açan biçimde cinselliğin bir arada kullanıldığı epik bir yapıttır.







Katolik bir tüccar ailesinin çocuğu olarak çok farklı ahlaksal değerlere sahip olan Pope, asiller sınıfını iyice aşağılar. Bunu için de epik şiirin abartıcı öğelerine baş vurur. Sanki söz konusu olan bir bu klişenin kesilişi değil, bir kentin ele geçirilişidir.



Kapat