Ölümün Kimyası
Üç sene önce David Hunter Londra'daki hayatından, adli tıbbın yorucu temposundan ve onu neredeyse yerle bir eden bir olaydan kaçmıştı. Her gece rüyalarında ölen eşi ve kızını gören Hunter, Norfolk'un ücra bir köyünde doktorluk yapıyordu. Ancak yaşadığı yere yakın bulunan ormanda bir kadın cesedi ve katilin ardında bıraktığı bir işaret ortaya çıkınca kendini bu olaylardan uzak tutmakta zorlanmaya başlayacaktı. Bir anda Hunter'ın sığınak bellediği sakin hayatı, gerçeklerden saklanamayacağı bir yere dönüşecekti.
“'Bir solukta okunan' nitelemesini sonuna kadar hak eden bir roman.”
-Robert Goddard, Into the Blue'nun yazarı
“Beckett harika bir yetenek sergileyerek tüyler ürperten bir dehşet atmosferi yaratıyor.”
-Guardian
“Üstün nitelikli bir eser... Seri cinayetleri konu alan bir dizinin ilk romanı... Elinizden bırakamıyorsunuz.”
-Publishers Weekly
“Bütün ayrıntılarıyla insanın kanını donduran cinayetler. CSI dizisinin müdavimleriyle, Patricia Cornwell ve Kathy Reichs hayranlarını tatmin edecek. Ancak romanın başarısının asıl nedeni yer verdiği psikolojik ayrıntılar.”
-Library Journal
Kemiklerin Şifresi
David Hunter'ın sevdiği kadınla ve peşini bırakmayan geçmişiyle birlikte Londra'da olması gerekiyordu. Onun yerine ıssız bir ada olan Hebrides'e insanı şaşkına çeviren kalıntıları incelemek üzere yola çıkmıştı. Bir adli tıp uzmanı olarak bugüne kadar birçok farklı vahşi yöntemle parçalanmış beden görmüş, ancak bu sefer karşısındaki onu bile yerine mıhlamıştı: Hiçbir şekilde hasar görmemiş bir kulübenin içinde duran, kimliği belirlenemeyecek derecede yanmış bir ceset. Yerel polis bunu bir kazaya atfetmek istese de Hunter bunun bir cinayet olduğunu biliyordu.
“Eşsiz... Beckett anlatıcı ve ilahi bakış açısından yazmakta ve gerilim yaratmak için ikisini karıştırmakta tam bir usta.”
-Publishers Weekly, starred review
“Dikkatle kurgulanmış karakterler ve inanılmaz bir atmosfer... Bu tam tamına bir dedektiflik romanı.”
-Denver Post
Ölülerin Fısıltısı
Tennessee'nin yaz sıcağında David Hunter, ıssız Puslu Dağ'daki bir kulübede işlenmiş cinayeti incelemesi için çağrılmıştı. Karşısındaki sahne hem dehşet verici hem de tuhaftı.
Ceset masaya bantla yapıştırılmıştı. Yaralardan, en ufak delillere kadar her şey adli tıp uzmanlarının yöntemlerini boşa çıkaracak şekildeydi. Çok geçmeden Hunter bir seri katille karşı karşıya olduğunu ve bu kişinin adli tıp hakkında birçok şey bildiğini anlamıştı. Ancak katil, Hunter'ı kandırmaya devam ediyordu. Cesetleri tuzak kurmak için kullanıyor, bir ceset bulunduktan sonra yerine yenisini yerleştiriyordu. Fakat çok geçmeden katil gözlerini David Hunter'a dikecekti...
“Beckett gerilimi iyice artırıyor. Sonuna kadar da kopacak kadar gerilmişken sizi hiç beklemeyeceğiniz bir yerden yakalıyor. Ölülerin Fısıltısı, Beckett'ın polisiye türünde ön sıralarda olması gerektiğini bir kez daha kanıtlıyor.”
-Publishers Weekly
Mezarın Çağrısı
Dedektif Terry Connor, David Hunter'ın kapısında belirince kötü anıları da beraberinde getirmişti. Yıllar önce bir tartışma sonucu araları bozulmadan önce çok yakın arkadaşlardı. Ancak tatsız bir geçmişle beraber, kötü haberleri de vardı. Tecavüzcü ve katil olan Jerome Monk, tutulduğu yüksek güvenlikli hapishaneden kaçmıştı.
Hunter sekiz yıl önce Monk'un ergen yaşlardaki kurbanlarının cesetlerini arayan bir ekiple beraber çalışmıştı. Fakat öldürülen kızlardan sadece birinin cesedini bulabilmişlerdi. Monk'un da bu arayışa dahil olması, olayları daha da karıştırmıştı. Şimdi ise katil hapisten kaçmış ve bu aramada görev alanları yeni kurbanları olarak belirlemişti. Hunter çok geçmeden geride bırakmaya çalıştığı şeylerin, istediği gibi geçmişte kalamayacağını anlayacaktı.
“Kitabın konusu her ne kadar rahatsız edici olsa da okuru kesinlikle hayal kırıklığına uğratmıyor.”
-Financial Times
“İnanılmaz ürkütücü ve gergin bir kurgu. Nabzımızı yükseltmekten ve kanımızı dondurmaktan keyif alan bir yazar.”
-Barry Forshaw
- Açıklama
Ölümün Kimyası
Üç sene önce David Hunter Londra'daki hayatından, adli tıbbın yorucu temposundan ve onu neredeyse yerle bir eden bir olaydan kaçmıştı. Her gece rüyalarında ölen eşi ve kızını gören Hunter, Norfolk'un ücra bir köyünde doktorluk yapıyordu. Ancak yaşadığı yere yakın bulunan ormanda bir kadın cesedi ve katilin ardında bıraktığı bir işaret ortaya çıkınca kendini bu olaylardan uzak tutmakta zorlanmaya başlayacaktı. Bir anda Hunter'ın sığınak bellediği sakin hayatı, gerçeklerden saklanamayacağı bir yere dönüşecekti.
“'Bir solukta okunan' nitelemesini sonuna kadar hak eden bir roman.”
-Robert Goddard, Into the Blue'nun yazarı
“Beckett harika bir yetenek sergileyerek tüyler ürperten bir dehşet atmosferi yaratıyor.”
-Guardian
“Üstün nitelikli bir eser... Seri cinayetleri konu alan bir dizinin ilk romanı... Elinizden bırakamıyorsunuz.”
-Publishers Weekly
“Bütün ayrıntılarıyla insanın kanını donduran cinayetler. CSI dizisinin müdavimleriyle, Patricia Cornwell ve Kathy Reichs hayranlarını tatmin edecek. Ancak romanın başarısının asıl nedeni yer verdiği psikolojik ayrıntılar.”
-Library Journal
Kemiklerin Şifresi
David Hunter'ın sevdiği kadınla ve peşini bırakmayan geçmişiyle birlikte Londra'da olması gerekiyordu. Onun yerine ıssız bir ada olan Hebrides'e insanı şaşkına çeviren kalıntıları incelemek üzere yola çıkmıştı. Bir adli tıp uzmanı olarak bugüne kadar birçok farklı vahşi yöntemle parçalanmış beden görmüş, ancak bu sefer karşısındaki onu bile yerine mıhlamıştı: Hiçbir şekilde hasar görmemiş bir kulübenin içinde duran, kimliği belirlenemeyecek derecede yanmış bir ceset. Yerel polis bunu bir kazaya atfetmek istese de Hunter bunun bir cinayet olduğunu biliyordu.
“Eşsiz... Beckett anlatıcı ve ilahi bakış açısından yazmakta ve gerilim yaratmak için ikisini karıştırmakta tam bir usta.”
-Publishers Weekly, starred review
“Dikkatle kurgulanmış karakterler ve inanılmaz bir atmosfer... Bu tam tamına bir dedektiflik romanı.”
-Denver Post
Ölülerin Fısıltısı
Tennessee'nin yaz sıcağında David Hunter, ıssız Puslu Dağ'daki bir kulübede işlenmiş cinayeti incelemesi için çağrılmıştı. Karşısındaki sahne hem dehşet verici hem de tuhaftı.
Ceset masaya bantla yapıştırılmıştı. Yaralardan, en ufak delillere kadar her şey adli tıp uzmanlarının yöntemlerini boşa çıkaracak şekildeydi. Çok geçmeden Hunter bir seri katille karşı karşıya olduğunu ve bu kişinin adli tıp hakkında birçok şey bildiğini anlamıştı. Ancak katil, Hunter'ı kandırmaya devam ediyordu. Cesetleri tuzak kurmak için kullanıyor, bir ceset bulunduktan sonra yerine yenisini yerleştiriyordu. Fakat çok geçmeden katil gözlerini David Hunter'a dikecekti...
“Beckett gerilimi iyice artırıyor. Sonuna kadar da kopacak kadar gerilmişken sizi hiç beklemeyeceğiniz bir yerden yakalıyor. Ölülerin Fısıltısı, Beckett'ın polisiye türünde ön sıralarda olması gerektiğini bir kez daha kanıtlıyor.”
-Publishers Weekly
Mezarın Çağrısı
Dedektif Terry Connor, David Hunter'ın kapısında belirince kötü anıları da beraberinde getirmişti. Yıllar önce bir tartışma sonucu araları bozulmadan önce çok yakın arkadaşlardı. Ancak tatsız bir geçmişle beraber, kötü haberleri de vardı. Tecavüzcü ve katil olan Jerome Monk, tutulduğu yüksek güvenlikli hapishaneden kaçmıştı.
Hunter sekiz yıl önce Monk'un ergen yaşlardaki kurbanlarının cesetlerini arayan bir ekiple beraber çalışmıştı. Fakat öldürülen kızlardan sadece birinin cesedini bulabilmişlerdi. Monk'un da bu arayışa dahil olması, olayları daha da karıştırmıştı. Şimdi ise katil hapisten kaçmış ve bu aramada görev alanları yeni kurbanları olarak belirlemişti. Hunter çok geçmeden geride bırakmaya çalıştığı şeylerin, istediği gibi geçmişte kalamayacağını anlayacaktı.
“Kitabın konusu her ne kadar rahatsız edici olsa da okuru kesinlikle hayal kırıklığına uğratmıyor.”
-Financial Times
“İnanılmaz ürkütücü ve gergin bir kurgu. Nabzımızı yükseltmekten ve kanımızı dondurmaktan keyif alan bir yazar.”
-Barry Forshaw
Stok Kodu:9000000000127Çeviren:Nur KüçükKapak Türü:Ciltsiz
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yazarın Diğer Kitapları
- Yayınevinin diğer kitapları