Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları %23 indirimli Semyon İvanoviç

Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları
Semyon İvanoviç Aralov

%15 İNDİRİM
135,00 TL
114,75 TL
Temin süresi 8 iş günüdür.
9789944884655
497098
Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları
Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları
114.75

Kurtuluş Savaşı'nın en sıcak dönemlerinde, Samsun limanından Ankara'ya doğru bir diplomatik heyet yolculuk yapmaktadır. İşgalci Avrupa devletleriyle savaş halindeki Ankara Hükümeti'ni resmen ilk tanıyan ve ilk uluslararası antlaşmayı imzalayan Sovyet Rusya'nın elçilik heyeti... Heyetin başındaki Semyon Ivanoviç Aralov'un Türk milli mücadelesine henüz tanık olmadan duyduğu hayranlık, Ankara'da iyice artacaktı. Başta Mustafa Kemal olmak üzere Kurtuluş Savaşı'nın ve Büyük Millet Meclisi'nin kadrolarılya tanışması, halkla temasları, Başkomutan'la cephe gerisinde yaptığı yolculuklar sırasında adeta tarihe tanıklık ettiğini hissetmişti. Cumhuriyetin ilanından önce ayrıldığı Türkiye'yi hep takip etmiş, Lozan'da iki ülkeyi de memnun etmeyen Boğazlar sorununun Montrö'de çözümünü sevinçle karşılamıştı. Semyon İvanoviç Aralov (1880-1969) Moskova'da büyük bir tüccarin oğlu olarak doğdu. I.Dünya Savaşı'nda, Rus ordusunda istihbarat subayıydı. 1917 Şubat Devrimi'nin kadrosunda yer aldı. 1918'de Ordu ve Bahriye Halk Komiserliği Harekât Şubesi başkanı oldu. Bu istihbarat biriminin yöneticiliğini 1920'ye kadar sürdürdü. O yıl Ukrayna ile imzalanan barış antlaşmasında heyet başkanıydı. Polonya barış görüşmelerinden de aktif görev aldığında diplomatik yetenekleri fark edildi. Litvanya'da diplomatik temsilci olarak görevlendirildi. Milli Mücadele'nin ivme kazandığı ve Türk-Sovyet Rusya ilişkilerinin olumlu yönde gelişmeye başladığı 1922'de resmi temsilci olarak Ankara'ya atandı. Büyük Zafer'in kazanıldığı ve Lozan Antlaşması ile Ankara Hükümeti'nin uluslararası alanda tanındığı dönemde Ankara'ya ve Anadolu'daki cephelerde ve cephe gerisinde bulundu. Daha sonra, ABD, Almanya ve Japonya'daki Sovyet elçiliklerini kurdu. Stalin'in tasfiye hareketlerini sırasında 1937'de görevden alınarak Edebiyat Müzesi müdürlüğüne getirildi, 1938'de tutuklanarak üç yıl boyunca sorgudan geçirildi, 1941'de cepheye gönderildi, 1946'da on yıl kalacağı bir toplama kampına sürgüne gönderildi. Kamp dönüşü sakin bir hayat sürerken Türkiye anılarını da kaleme aldı.

Kapat